Dark dizisinin yaratıcıları Baran bo Odar ve Jantje Friese‘in yeni projesi 1899 1. Sezonu ile Netflix’te yayında! Dark’ın finalinin yarattığı boşluktan sonra 1899 bu boşluğu doldurabilmiş mi? 1899 ne kadar başarılı bir iş olmuş? sorularına cevap bulabileceğiniz incelememize dilerseniz hemen başlayalım. Keyifli okumalar.
1899 1. Sezon İncelemesi
Baran Bo Odar’ın yeni gizem dizisi 1899, aylardır merakla beklediğim Netflix işlerinden biri aslında, her ne kadar kendi içerisinde Dark ile kıyaslansa da Dark’tan farklı ama Dark ile çok benzer yanları olduğunu söyleyebiliriz.
İlk önce konumuz; gemimiz Kerberos İngiltere’den Amerika’ya yeni dünya düzenine hareket etmektedir ve beraberinde birçok milletten göçmenleri bünyesinde barındırmaktadır. Her karakterin kendine ait bir geçmişle beraber, yurdunu terk etmesinin de birçok sebebi vardır.Rüyayla başlayan gizem dolu bir evrende, gizem dolu bir gemide Kerberos’ta uyanıyoruz. Kendisinden 4 ay önce yolculuğa başlamış olan aynı şirkete ait Prometheus aylardır ortada yoktur ve geminin akıbeti bilinmemektedir. Kapitan (dizi de böyle hitap ediliyor) Eyk ile birlikte ,kaybolan Prometheus’da yolculuk eden abisini arayan Maura, bir çok defa yolları kesişen bir arayışın ve gizemin içerisindeyken, birdenbire Prometheus’tan bir sinyal alırlar, Kapitan da kimsenin pek onayına ihtiyaç duymadan aylardır haber alınamayan bu gemiye ulaşmanın ve oradakilere ne olduğunu öğrenmenin derdindedir. Bu yüzden kendisine gönderilen koordinata vararak Prometheus’u kurtarmaya karar verir.
Gemiye vardığında ise bizleri daha büyük bir gizem beklemektedir. Yolcuların itirazlarına rağmen gemidekileri kurtarmak için rotasını değiştiren Kapitan ve yolcular arasında yaşanmaya başlayan gerginlik zamanla hat safhaya tırmanırken Prometheus’ta yaşananların gizemi ve Kerberos’un içerisindeki tuhaflıklar, gerilimi daha da tırmandırmaktadır.
1899 şu günlerde çalıntı iddialarıyla beraber, izlenme oranlarının daha da artmasıyla, son dakikaya kadar izleyicisini ‘ acaba bu işin sonu nereye bağlanacak?’ diye sürüklemesiyle ve sonunda sizi götürdüğü tavşan deliği misali farklı seçenek ve dünyalarıyla gizemin içerisine çekmektedir. Gemi isimlerinin mitolojiye dayanmasından tutun da, yola çıkış tarihinin özellikle seçilmiş olmasına kadar , dizi içerisinde söylenen ve yapılmış her hareket kendi içerisinde bir göndermeye ve plana hizmet etiğini zamanla fark ediyorsunuz. Her ne kadar bazı durumlarda Eyk’in hikayesinin eksik ve yarım kalmış olduğunu düşünsem (ya da karakterden çok fazla beklentiye girmemden kaynaklı olabilir) de, dizinin her bir karakteri kendi içerisinde belli travmalarla gemi içerisinde boğuşmaya ve bunları tekrar tekrar yaşamaya başlıyor. İşte bu noktada bir rüyanın veya bir deli hastanesinin içerisinde yer aldığınızı düşünebilirsiniz!
1899 yorumlarıma spoilerlı bir şekilde devam ediyorum. Maura ve geminin bütün geri kalanlarının aslında bir simülasyonun içerisinde hapsolmuş olduğunu öğrendiğinizde aslında o üzerinizdeki ‘oh deli hastanesi değil, veya hepsi rüyaymış klişesine maruz kalmadık’ diye seviniyorsunuz. Fakat sorun giderek büyüyor, aslında bu simülasyonun ilk yaratıcılarından olan Maura ve eşi Daniel( evet kafanızda ilk etap bir Maura & Eyk eşleşmesi yapıyorsunuz ve kendi içinizde buradan bir şey çıkacağına çok eminsiniz ama, dizinin ilk yanıltma noktası burası oluyor.), Maura’nın abisi tarafından tuzağa düşürülüp bu simülasyon içerisinde esir kalıyor. Esir kalan sadece Maura& Daniel ve de yolcular değil, kendisini asıl esir düşürdüğünü zannettiğimiz baba da aslında Maura’nın abisi Ciaran tarafından bu simülasyon da esir düşürülmüş durumda, Daniel sürekli Maura’yı uyandırmaya çalışıyor, peki bunu neden birden bire yapmıyor? Çünkü bilincin kendi öz farkındalığını, bilincin tamamıyla çökmesine sebep olmadan uyandırmaya çalışıyor. Dizide sürekli Daniel oğluna,yada oğlu Daniel’e ‘bu sefer çok ilerledik’ derken duyuyoruz. Buradan anlıyoruz ki bu uyandırma ve bilinçlendirme çalışmaları birden çok sefer denenmiş ve başarısız olmuş.
Peki uyandığımızda neler oluyor? Bütünüyle çöken bir simülasyondan geriye 14 kapsülle beraber uyuyan Maura’nın , kapsül içerisinden fırladığı anda kendimizi 2099’da , nereye doğru hareket ettiği belli olmayan bir uzay gemisinin içerisinde buluyoruz, bir gemiden diğerine geçmiş oluyoruz. Üstelik anlaşılan, yani Daniel’in sürekli sana ihtiyacımız var mesajı yollamasına sebep olan bir işgal altındayız. Ciaran yine bu geminin de kontrolünü eline almış belli ki ve Maura’yı simülasyon içerisinde tutmaya çalışıyor. Peki neden?
Peki şimdi ne olacak?
Diziyi bitirir bitirmez kendinize sorduğunuz soru bu? Ee uyandık, peki şimdi ne olacak? Baran Bo Odar’ın açıklamalarına göre Dark’taki gibi 3 sezon sürecek olan dizimiz için şunu söyleyebiliriz ki, gizem ve merak hiç bitmeyecek, bazı kapsüllerin boş olması, Daniel’ın , Maura’nın uyandığı kapsüllü odanın içerisinde yer almaması ve de zamanında yaşanmış bir evlat kaybıyla beraber yaratılan bu simülasyonun içerisinde yer alan deneklerin her birinin nereden geldikleri, nasıl seçildikleri ise ayrı ayrı sorular ve gizemler teşkil ediyor. Tabi bizde merakla bekliyoruz.
1899 eleştirisini burada sonlandırıyoruz. Dizi her ne kadar Dark ile kıyaslanmaya çalışılsa da Dark kadar iyi değil, siz kendinizi çok büyük beklentiler içerisine sokmayın, ama gittikçe içerikler yığınına dönüşen Netflix gibi bir platformda nadir bulunacak nimetlerden diyebiliriz. Şimdiden iyi seyirler diliyoruz.