Frank Herbert’ın kaleminden çıkma Dune evreni genişlemeye devam ediyor! HBO Max’in yayıncılığını üstlendiği Dune: Prophecy ülkemizde BluTv üzerinden bizlerle. Buyrun gelin Dune: Prophecy 1. Sezon 1. Bölüm İncelemesi ile konuya giriş yapalım.
Dune: Prophecy 1. Sezon 1. Bölüm İncelemesi
Dune: Prophecy, hikayenin ana karakteri olan ve Kwisatz Haderach olarak tanınan Paul Artreides’in doğumundan 10.000 yıl öncesinde geçiyor. Kitapları okumuş biri olarak Frank Herbert’ın neredeyse bütün olayların sebebiyeti olarak gördüğü bilinen bütün evrenin en büyük savaşı olan Butleryan Cihadı’ndan sonrasını anlatıyor. Dizinin ana kaynağı ise kitap içerisindeki Dune: Sisterhood başlığında verilen bilgilere dayanıyor.
Hikayenin başlık olarak içeriğinde anlatılmaya çalıştığı şey ile uyumlu olduğu söylenebilir, ana karakterlerimiz Bene Gesserit dediğimiz bu rahibe tarikatının üyelerinden oluşuyor. Bene Gesseritler, Butleryan Cihadı sonrası yeni dünya düzenini kontrol altında tutmaya bunu da; “Gerçeği Söyleten” kontrol mekanizması olan, ses ve tabi ki evrimsel olarak ailelerin evlilik ve de doğum gibi kan bağlarını kendi lehlerine kullanarak yapıyorlar. Tam anlamıyla bir tarikatlar aslında.
Dune: Prophecy incelemesine devam ediyoruz. Dönemin en büyük hanedanı olan Butleryan Cihadı’nın asıl galibi Corrino Hanedanı’nı ellerinde tutmayı onların yanına gönderip kendilerinin yetiştirdiği bir rahibe ile yönlendirerek yapıyorlar. Diğer büyük hanedanları daha tam göremesek de dizi içerisinde geçen cümlelerden her eve bir rahibe atandığını ve bu rahibelerin kesinlikle gerçek söyleten gibi güçleri olduğunu anlıyoruz.
Başroldeki rahibe anamız Valya Harkonnen ise, kitapta geçtiği üzere Bene Gesseritler, Harkonnen hanedanı sayesinde yükselmiş olup genellikle rahibe analarının çoğunluğu kendi hanedanlarının kızlarından oluşmaktadır. Her Harkonnen gibi Valya’nın da kibir gibi bir duygudan beslendipini ve kendine kehanet konusunda çok güvendiğini görebiliyoruz. Bu konudaki sarsılmaz inancının ve amacının altı umarım ilerleyen bölümlerde doldurulur.
Peki diziye ismini veren bu Kehanet nedir?
Kitabı okumuş olanlar bu kehanetin sadece Bene Gesserit rahibeleri ve Arrakis (Dune) yerlileri tarafından bilindiğini bilirler. Bu kehanet bütün bir kaosu düzene sokup, bin yıllarca sürecek barışı getirebilecek bir erkek liderden söz eder; Kuisatz Haderah!
Tohum yetiştirme ve eşleştirme programının en saf ürünü olacak olan bu kişi Bene Gesserit rahibelerinin bütün güç ve erdemlerine sahip olacaktır. Geleceği ön görecek ve zamanı ellerinin arasında tutacaktır , ömürler boyu barışı getirecektir. Binlerce yıl sürebilecek bir doğum politikası, hatta bu politika uğruna hanedanlar yok edilebilir yada gözden çıkarılabilir.
Peki dizi bunu nasıl işlemiş? İlk bölüm olarak daha tam tadını alamadığımızı belirtebiliriz, teknik olarak Dune filmiyle kıyaslanamaz tabi ki fakat 10.000 yıl öncesini anlattığını düşünürsek, evren hakkında pek detay bilinmemesine rağmen iyi bir iş çıkarılmış diyebiliriz. Makinelere karşı daha hala taze olan güven probleminin tartışma konusu olduğu sekans iyi verilmiş denilebilir. Fakat bu kadar büyük bir evrende karakterlerin altının tam doldurulmamışlığı veyahut bu kadar az karakter görmek diziyi biraz sığılaştırıyor ve hikaye anlatımını yavan kılıyor.
İlk bölümden yargılayıcı olmamak lazım fakat altını dolduracak bir hikaye sunması ve bu hikayeyi sunarken dengesini, metnini iyi koruması lazım. Özellikle Desmond Hart adlı askerin hikayedeki rolü önemli , karekterlerin dizinin başlığı altında yer alan Kehanet’ e karşı oynadıkları rol ve bu kehaneti besleyen etmenleri oluşturan dönüşümler de önemli. İşte bu noktada iş senaryonun inandırıcılığı ve kitaplardaki nedenler ve gerçekler ila kurduğu bağlantılara kalıyor. Tabi bir de Ynez gibi bir Corrino prensesinin karşısına daha ilk bölümde çıkartılıp, aralarına hemen bir bağ ekletilen Keiran Artreides var, bunun göze parmak sokar gibi bu kadar çabuk olması gerekmiyordu.
Rahibeler arasındaki yalan söyleme ve inandırıcılık hikayeleri gibi sahnelerin de çok zorlama kaçtığını söylemek de fayda var. Sonuçta onların söylediği yalanların da alalade yalanlar olmaması gerekiyor. Fakat yrni kurulan bir tarikat olması neticesiyle bizim 10.000 yıl sonrasında gördüğümüz disipline henüz sahip değiller.Tabi dizide Salusa Secundus’ un henüz bir hapishaneye dönüşmeden önceki halini görmek de güzeldi, o gezenin başına gelecek olana da değinirler umarım.
Dune: Prophecy 1. Sezon 1. Bölüm eleştirisine devam edecek olursam bir şans verilebilir mi? diyecek olursanız evet neden olmasın. Fakat çok büyük umutlar beslememek gerekli. Herkes bir Denis Villeneuve değil sonuçta. Ki hikaye anlatma biçimleri de aynı olmayabiliyor; eğer niyetleri bir ihtiras, taht oyunları ve entrika anlatımı ise daha derinlere inip, daha besleyici öğeler sunmaları gerekiyor. Hah bir de şu patlayan ışık temalarından vazgeçmeleri tabi!
Dune: Prophecy 1. Sezon 1. Bölüm yorumlarım bu kadardı. Sizlerde görüşlerinizi bizlerle yorumlar kısmından paylaşmayı unutmayın. Sağlıcakla kalın!
