Senaryo Nedir? Sinema aslında hepimiz için çok farklı şeyleri çağrıştırır. Sinema salonuna gittiğimizde bir filmde, korkar, ağlar, şaşırır, güler belki de eğleniriz. Bu sayede Beyazperde den yansıyan serüvenin içinde bir yolculuğa çıkarız. Bilmediğimiz bir ülkede, belki de bir evrende ya da bir dünyada bilmediğimiz karakterlerin öykülerini izler onlar hakkında çeşitli hayallere dalarız. Hatta bu karakterler ile öyle bir bağ kurarız ki günlük hayatımızda onların giydiği gibi giyer, onlar gibi yer, onlar gibi davranırız. Senaryo, bu düşsel yolculuğun bir haritası, gidilecek yolun rotasıdır. Ve bunu oluşturmak aslında basit bir şey olamaz. Ortaya atılan bir düşün içine hem seyirciyi hem de yapımcıyı dahil etmek ve bunun sayesinde ekranlara yansıtmak her yiğidin harcı değil.
Sinema sektöründe olanların da, olmayanların da bildiği bir terimdir senaryo. Bu kılavuzda seyircinin neyi duyacağı, neyi göreceği, perdeye geliş sırasıyla yazılır ve daha sonrasında yönetmenlerle paylaşılır. Bir senaryo yazarının en büyük beklentisi; filmi yönetecek yönetmenin, para yatıracak yapımcının, kısacası filmi yaratmak için lazım olan tüm ekibin, onun isteğine uygun bir filmi ortaya çıkarmasıdır. Senarist olmak isteyen bir birey, yazı yazmanın doğal bir yetenek olduğunu düşünse de aslında senaryo yazmak hiçbir zaman yetenek olmamıştır. Senaryo yazmak araştırmalar ve tecrübeler sonucunda elde edilen bir beceridir.
İyi Bir Senarist Nasıl Olunur?
Bir senaristin görsel anlatımını geliştirmenin yollarından biri filmleri tekrar tekrar izlemek ise diğeri de okumaktır. Sinema sektöründe yer alan bir başka yazarların çalışmalarını okuyup onları pek çok açıdan değerlendirmek senaristin çeşitliliğini arttıracaktır. Hele ki bir senarist dünya edebiyatına ve kültürel ögelere hakim ise, hem dramatik deneyimin hem de görsel anlatım becerisinin gelişmesine yardımcı olacaktır. Kör birine bir yeri, bir şeyi tanıtmak, düzenli olarak yazmak, bilinmeyen bir filmi bir başkasına anlatmak gibi yöntemleri de denemek faydalıdır.
1927 yılında yazdığı Aspects of the Novel (Romanın Özellikleri) adlı çalışmasında E.M Foster (1879-1970) hikayenin özelliklerini şu şekilde tanımlamıştır: “Bir hikayenin en önemli özelliği okurlarını şimdi ne olacak diye düşündürmesidir. Yine benzer bir şekilde bir hikayenin en kötü özelliği ise okurlarına hikayenin devamında ne olacağını tahmin ettirmesidir.” Bilinmeyeni korumak, ve bilinmeyenleri daha da merak ettirmek bir senaristin başarılı olmasındaki en temel özelliktir.
Bir Senaristin En Büyük Korkusu…
İlham gelir, senaristin şekillendirilmesi gereken bir dünyanın taslağı aniden kafasında oluşur, yeni karakterlerin sesleri kulaklarına gelir, eline bir kalem alır fakat daha sonrasında boş sayfanın korkutucu yüzünü görür ve paniğe kapılır. Eğer işinde yeni bir senarist iseniz “Ben bu 120 sayfayı nasıl dolduracağım?” diye düşünürsünüz. Ama ne olursa olsun her zaman “Nasıl daha iyisini yapabilirim?” diye düşünürsünüz. Bu soru bazen sizi o kadar korkutur ki yazma hevesinizi sonuna kadar ortadan kaldırabilir.
Senaryo yazımlarında kullanılan bir çok teknik vardır. Bunlardan en bilineni yazıyı yazmak daha kolay olduğu ve senaryoyu daha başarılı kıldığı için sekans yöntemidir. Bir sonraki Sinemaya Giriş #2 yazımızda sekans yönteminden bahsedeceğim. Buradan da bu yazının sizlere haberini vereceğim. Sinemaya Giriş serimiz hakkındaki düşüncelerinizi de yorumlar kısmından bizlere ulaştırmayı unutmayın.
Çok güzel çok bilgilendirici bir yazı olmuş Giriş 2’yi merakla bekliyorum ellerinize sağlık
Umarım en kısa zaman 3. kısım gelir
Teşekkürler
Bilgilendirici bir yazı olmuş elinize sağlık