All Quiet on the Western Front incelemesi sizlerle! Geçtiğimiz aylarda Netflix‘te yayınlanan Alman yapımı bir film olan All Quiet on the West Front, her yerde övgüyle anılıyor. En iyi film dahil olmak üzere 9 Oscar adaylığı aldı ve BAFTA ödüllerinde en iyi film ödülünü kazandı. Ödül törenlerine adını yazdıran bu filmi sizler için inceledik.
En İzlenesi Netflix FilmleriAll Quiet on the Western Front: Almanların Gözünden 1. Dünya Savaşı
Aslına bakarsanız All Quiet on the Western Front konusu itibariyle 1930 yılında aynı isimli filmin günümüze uyarlanmış hali. O yıllarda halkın psikolojisini kötü etkileyeceğini düşündüğü için Atatürk tarafından koyulan yasakla Türkiye’de gösterime girmemişti. Bu 2022 yapımı ise görsel ve teknik olarak çok daha iyileşmiş haliyle bizlere sunuluyor. Film, 1. Dünya Savaşı’nda 4 arkadaşın cepheye katılmasıyla savaştaki Almanya’yı, Almanya’nın verdiği kayıpları ve cephe içi psikolojisini başkarakterimiz olan Paul odaklı bir şekilde anlatıyor. Ben All Quiet on the Western Front’u beğendim, oldukça başarılı buldum. Neden mi?
İlk olarak gözümüze çarpan, senaryo ve işlenişler. Oldukça açık, sade, aklı bulandırmayan bir senaryo var karşımızda. Gidişat ve işleniş bakımından da bizlere kıvamında aktarılmış olması seyir zevkini bir hayli arttırıyor. Kaliteli bir savaş filminin gerektirdiği senaryoya sahip özetle. Başta ana karakterimiz Paul olmak üzere yan karakterlerin de işlenişleri gayet iyiydi. Çok derin olmasa da bizlere hissettirecek kadar hikayeleri de var yan karakterlerin. Ele alınan konu 1. Dünya Savaşı, oldukça geniş. Hakkında birçok yapım görebiliyoruz. Kaçı iyi kaçı kötü tartışılır tabii, ama bu film kesinlikle iyililer kategorisinde. Almanların bakış açısını oldukça iyi yansıtıyor; kimlerin cepheye nasıl katıldıklarını, cephe içinde yaşadıklarını ve zamanla doğan arkadaşlıkları.
Bir diğer güzel taraflarından ilerleyelim: müzikler. Müziklerin sahnelerle uyumu ve bizlerde uyandırdığı o duygular, kimi zaman görüntülerden daha çok etkiledi beni. Bu dalda da Oscar adayını almıştı zaten, kuvvetli bir aday olduğunu düşünüyorum. Biraz daha adaylıklar üstünden gidelim, sinematografi. The Batman’in aday olmadığı bu dalda All Quiet on the Western Front adaydı. Ben o kadar iyi bir sinematografisi olduğunu düşünmüyorum açıkçası. İyiydi ama basit, bazı çekimler pek gerçekçi hissettirmiyordu. Bu benim pek hoşuma gitmedi. Bu dalda ödülü kazanmasını istemem ama adayların yanında en iyisi bu kalıyor. Biraz oyunculuklara değinecek olursam, başrol Felix Kammerer gayet başarılıydı. Mimikleriyle bizlere durumu içten hissettiriyordu. Yan karakterlerin oyunculuklarını da yeterli buldum. Teknik açıdan da bir harika! Filmin özellikle finali bir hayali etkiledi beni. Peki bu kadar övdük, hiç mi kötü yanı yok?
All Quiet on the Western Front yorumlarımın sonuna yavaş yavaş yaklaşıyoruz. Film, şüphesiz 2022’nin en iyi ve başarılı filmlerinden bir tanesiydi. Yukarda filmi beğendiğimi söylemiştim. Genel itibariyle beğendim tabii, ama izlerken ‘bundan sonra ne olacak, neden bunu yaptı’ gibisinden merak uyandıran sorular uyandırmadı içimde. Sürükleyiciliği ve akıcılığı biraz sönük kalıyor. Kimisi böyle filmlerin aşığıdır, çok severek izlemiştir ama genel kitle hitabına baktığımız zaman filmin, seyirciyi kendinde tutmada biraz zorlandığını düşünüyorum. Bir başyapıt veya en iyi film diyebileceğim bir başarıda değil ama ortalamanın üstünde oldukça iyi bir yapım.
All Quiet on the Western Front eleştirisinin sonuna geldik. Evet, benim film hakkında düşüncelerim bu kadardı. All Quiet on the Western Front Netflix’te izleyebileceğiniz, savaş filmi severlere en kısa sürede izlemelerini önereceğim, genel kitle için ise listelerine eklemelerini ve mutlaka göz atmalarını bildirdiğim bir yapım olmuş. Siz filmi izlediniz mi, Oscar için güçlü bir aday mı? Düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!