The Matrix: Resurrections‘ın geleceğinin haberi çıktığından beri hayranları ikiye bölen ve tam bir kumar olarak görülen The Matrix serisinin dördüncü filmi sonunda beyaz perdede yerini buldu. Buldu bulmasına ama beklentileri karşıladı mı ya da filmden ne beklememiz gerekiyordu bunlar yine tartışma konusu olacak şeyler. Bu incelemede hem beklentiler hakkında hem de filmin seriyi nereye götürdüğü hakkında bir bakış oluşturmaya çalışacağım.
The Matrix: Resurrections yaklaşırken sizlere ilk üç filmin analizini yaptığımız ve yeni film öncesi bir perspektif oluşturduğumuz yazımızı okumadıysanız ona da bir bakmanızı tavsiye ederim:
Beklenti Nasıl Olmalıydı Ve Beklentiler Karşılandı Mı?
Daha önce de bahsettiğim gibi bu filmin altından kalkması gereken birçok şey var ve biz izleyiciler olarak beklentimizi bu yönde ayarlamamız gerekiyordu. Şahsen The Matrix: Resurrections filminin serinin ilk üç filmi gibi sinema dünyasına damga vuracak hatta sonra gelen filmlere yol gösterici olacak bir film olmayacağını düşünüyordum. Ki bu çok ortada. Yani yirmi yıllık boşlukta sinema seyircisi değişti, sinema endüstrisi de başka bir hal aldı. Tüm bunlar filmin kötüye gidebilmesine yol açabilecek şeylerdi. Sözün özü ben kendi açımdan beklentimi oldukça düşük tutmuştum.
Beklentiler karşılandı mı? Benim açımdan beklentilerim oldukça düşük olmasına rağmen filmden pek fazla keyif alamadım. Bunun sebeplerine değineceğim ama söylemeliyim ki The Matrix: Resurrections çoğunluk tarafından pek de iyi tepkiler almadı.
Kendiyle Dalga Geçen Ve The Matrix Mirasına Hakaret Eden Bir Yapım?
The Matrix: Resurrections kendiyle ve bulunduğu evrenle dalga geçen noktalara sahip bir film. Yıllar sonra çekilen devam filminin para kazanmak uğruna yapıldığıyla ilgili kendiyle dalga geçmesi beni gerçekten üzdü. Evet, bu tarz geri dönen yapımlarda ana amaç hep bu olmuştur ama bunu yapmak hayranlar üzerinde bir sorumluluğu da beraberinde getirir. Hem işin özünü korumak hem de yeni şeyler getirmek için de çaba gösterilmesi gerekir. Burada nesilleri birbirine bağlayabilme potansiyeline sahip bir iş var ve bunun özensiz yapıldığını görmek bir hayran için hayal kırıklığı denilebilecek bir şey.
Filmde birçok sahnede ta ilk üçlemeden sahneler kullanılmıştı ve bu gerçekten etkileyici olabilirdi. İlk filmdeki bazı sahneler yeniden yorumlanarak filme eklenmişti ama hiçbir amaca hizmet etmiyordu. Hiçbir karaktere gerekli özeni gösteremiyor, oradan oraya savruluyordu. Yani senaryo yazılırken bir sakin olunsaydı, her şey ilmek ilmek işlenseydi The Matrix adına yaraşır bir iş çıkabilirdi.
Her şey bir yana yine The Matrix’e özgü aksiyon bolca vardı ama taze olan bir şey pek yoktu. Başlı başına bir film olarak ortalamanın çok çok altında olabilecekken serinin hatırına bu filme torpil geçebilirim kendi açımdan. Yani ekstra bir puanı yıllar sonra tekrar bir The Matrix filmi izleyebiliyor olmamıza veriyorum. Tabii bu, filmi kesinlikle savunmaya kesinlikle yetmez.
The Matrix: Resurrections İncelemesi
Evet, beklentim düşüktü ve çok da iyi olmayan bir film izleyebileceğimizi tahmin etmiştim. Ama buna rağmen filmin beni şaşırtmasını az da olsa keyif vermesini ummuştum. Yerden yere vurulmayı hak ediyor mu? Bence çok abartmaya gerek yok. Tüm bunların sebebi açıkça ilk üçlemenin çıtayı tamamen yukarıya çıkarmış olması ve zamana ayak uydurma çabasının eline yüzüne bulaşması. Benim gözümde bu tarz geri dönüş filmleri ya da yeniden yapımlar nostaljik olması sebebiyle bir sıfır önde başlarlar. Bu filmde de böyle bir duyguyu çok az hissetsem de kesinlikle iyi bir film diyemem.
Toparlamak gerekirse kafamı çok bulandıran bir film oldu bu ve sevebilmek için çok çabaladım. Ama her filmin ufkumuzu açması, bizi bambaşka yerlere taşıması söz konusu olmuyor. Bir The Matrix fanıysanız ya da seriyi izlemişseniz The Matrix: Resurrections’ı da izleyin tabii ki, hiç değilse ekstra bir şeyler görmüş olursunuz evrene dair.
Dördüncü The Matrix filmi The Matrix: Resurrections’ ı da izledik ve iyisiyle kötüsüyle seri bir adım daha ilerlemiş oldu. Bundan sonra bu evrene dair bir şey görür müyüz bilmiyorum ama stüdyoların yeni isimler yaratmaktansa hazır isimlerin, serilerin suyunu çıkarmayı tercih etmeleri söz konusu. Belki Neo‘nun olmadığı başka hikayelerin anlatıldığı The Matrix yapımları görebiliriz. Bana kalırsa serilere bu kadar fazla müdahale etmek, özünden ulaşmak seyirci için artık tahammül edilemez noktaya gelebilir.
Bu incelemede spoiler vermeden ve objektif bir şekilde filmi yansıtmaya çalıştım, umarım beğenmişsinizdir. Bir başka incelemede görüşmek üzere, hoşça kalın.
