1. Anasayfa
  2. İnceleme

Dune 1. Kitap İncelemesi

Dune 1. Kitap İncelemesi
1

Frank Herbert, Dune ile o kadar sağlam bir evren yaratmış ki yazar olmak isteyenlere adeta kılavuz bir kitap! Ekoloji mi dersin, din mi, politika mı, kültür mü? Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve kurgulanmış. Olaylar olaylar üstüne, karakter karakterle üstüne ince halatlarla bağlı. Bu düğümler giderek sıkılaşıyor ve bazıları neredeyse çözülmez hal alıyor. Bu katmanlar sayesinde biz okuyucular da, kendimizi gerçekten var olan olaylara tanıklık ediyor gibi hissediyoruz. Kumaşların tonları, esen rüzgarlar çevremizi sarmalıyor. Fremen‘lere katılana kadar kum solucanların dan ölesiye korkuyoruz ama Harkonnen‘lere olan nefretimiz hep devam ediyor…

Dune 1. Kitap İncelemesi - Sinema Hanedanı

Arrakis nam-ı diğer Dune devasa kum solucanlarının (yaradanların) ve aynı zamanda Atreides hanedanın velihattı ve fremenlerin Muad’Dib‘i Paul‘un da yuvası. “Baharat“ın kaynağı ve sırrı ise bu uçsuz bucaksız çöllerde yatıyor. Bu çöller ki onu kontrol edeni evrenin de sahibi yapıyor. Yalnız melanj çok değerlli, ve herkes onun peşinde. Bu yüzden bu çöl gezegeni pek tekin bir yer değil.

Dune içinde barındırdığı organizasyonlar ile oldukça ilgi çekici. Özellikle Bene Gesserit “tarikatının” yetenekleri ve kuralları! Denis Villeneuve de bunu biliyor olmalı ki Dune: The Sisterhood dizisi gelecek. Vallahi Dune bize yaşattığı bu duyguların içini doldurursa –ki yönetmene bütün kalbimle güveniyorum– yeni bir Star Wars görebilme ihtimalimiz var.

Orta doğu esintileri kitapta kendine bolca yer buluyor, belki de Dune‘un ince işçiliğinin nedeni Herbert‘ın tarihi bükerek gösterdiği dehasında saklı. Baharat bir nevi petrol ve tüm dünya buna bağımlı…Taht oyunları, acımasız yönetimler, siyasi manipülasyonlar ve diploması, daha doğrusu plan içindeki planların içindeki planlar her yerde. Uzatılan bardakta zehir olup olmadığını düşünmeyi bırakın, birlikte uyuduğunuz kişiden bile şüphe ediyorsunuz.

Dune 1. Kitap İncelemesi - Sinema Hanedanı

Zekice, akıcı ve oldukça düşündürücü. Gören gözler için sömürge dünyasına tutulmuş bir ayna. Kitabın sert koşulları Dune karakterlerini bizlere sevdirse de onlarla bağ kurmamıza pek imkan vermiyor çünkü karakterler acılarına rağmen yaşamak için devam etmek zorundalar ve her şeyin bir ölüm kalım savaşı olmasından dolayı en ufak bir zayıflıkları onların ölümüne neden olabilir. Dinlenmek için mola veremeyen karakterlerimiz ve arada geçen yıllar da bize ”Vay be neler yaşadılar!” dedirttiriyor. Son 200 sayfayı nasıl okuduğumu hatırlamıyorum, kumlar o derece kızışıyor…

En sevdiğim yönetmenlerden biri olan Denis Villeneuve‘ın Dune filmini dört gözle bekliyorum. Timothee Chalamet sahip olduğu yeteneğiyle günümüzün parlayan yıldızlarından, pek ala rolüne de çok uygun. Oscar Isaac‘ın ya da Dük Leto‘nun taş gibi sağlam duruşuna rağmen başına gelecekler, gözümüzden yaşlar yuvarlanmasına sebep oluyor. Rebecca Ferguson ise hayalimdeki Leydi Jessica desem yeridir. Ee bize de merakla beklemek kalıyor, ne diyelim. Bu arada filmin 18 Aralık 2020 vizyon tarihi de ertelendi.

Korku filmleriyle büyümüş, sanatın her dalına aşık olan köşe ve blog yazarı. Kendisini ileride kitap sahibi olarak da görebilme ihtimalimiz var. Karga Prens olarak da biliniyor.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. 26 Mart 2021

    Kitabı gerçekten çok güzeldi benim en sevdiğim kitablara girer

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir