En son The French Dispatch filmi ile izlediğimiz sevgili yönetmen Wes Anderson, Asteroid City filmi ile sinemalarda yeniden kendini gösteriyor. Alışılmadık senaryoları ve hipnotize eden görselliği ile öne çıkan yönetmenin yeni filmini gelin hep birlikte inceleyelim. İşte karşınızda Asteroid City İncelemesi:
Asteroid City İncelemesi: Bir Wes Anderson Yapımı
Astreoid City, Türkçe çevirilmiş haliyle Asteroid Şehir yorumlarıma başlamadan önce sizlere filmin konusundan bahsetmek istiyorum. Asteroid City filmi adını aldığı bir çöl kasabası olan Asteroid City isimli bir çöl kasabasında yaşanan birtakım olayları konu ediniyor. Tabii bunu Anderson tarzı ile yapıyor. Filmde yer alan bir sunucu, bir yazarın senaryosunu hazırladığı Asteroid City’i nasıl ortaya çıkardığını anlatarak başlıyor. Ara ara sunucuyu, yazarı ve filmin kadrosunun onlarla diyaloglarını görsek de daha çok yazarın ele aldığı filmi görüyoruz. Kısaca film içinde film izliyoruz. Konuyu daha da açıklamak gerekirse bir çöl kasabası olan Asteroid City, tam merkezine düşen bir gök taşı ile tanınmaktadır. Bu gök taşının etrafına konumlanmış sayılı yapı ile birlikte bir de önemli bir bilim merkezi bulunmaktadır. Düzenlenen bir etkinlik ile ülkenin farklı yerlerinden gelen öğrenciler burada projelerini tanıtacak ve ödüller alacaklardır. Her şey belirli bir düzen içinde ilerlerken bir uzaylının beklenmedik bir şekilde ortaya çıkması ile kasaba karantina altına alınır. Filmde karantina altında mahsur kalan ailelerin birbirleri ile olan iletişimlerine ve bu durumu nasıl karşıladıklarına tanık oluyoruz.
Wes Anderson adı geçince akla gelen ilk şey simetridir. O değilse renk uyumudur. O değilse yine sizi rahatlatacak bir görsel unsurdur. Bu yüzden bu konuyu konuşarak başlayalım isterseniz. Kendisi yine bizi şaşırtmıyor ve görüntü yönetmeni Robert David Yeoman’ın da katkısıyla gözlerimizi zevk içinde yüzdürüyor. Filme hakim olan turuncu ve mavi tonları diğer pastel tonlarla ortaklık yaparak harika bir yapım ortaya çıkarıyor. Hem kostümler hem de mekanlar bir renk uyumu içerisinde farklı bir dünya yaşatıyor. Bunlara eklenen simetrik görüntüler alınan zevki daha da arttırıyor. Kasabadaki kulübeler, tabelalar, araçlar hatta doğada bulunan kaktüs ve tepeler bile bir simetri içerisinde konumlanıyor. Bazı kısımlarda ne kadar stüdyo çekimi havası varmış gibi hissedilse de bu tamamen yanlış. Çekimler dış ortamda yapılmış. E tabii bazı yapılar el yapımı. Beşeri yapıları zaten kendisi hazırlayan ekip, doğanın da bu uyum içerisinde olması için minik müdahalelerde bulunmalıydı sonuçta değil mi? Kısaca yönetmenin filmlerini görsel açıdan seven dostlar bu filmi kaçırmamalı.
Astreoid City yorumlarıma devam ediyoruz. Yapım bana kalırsa; görsel yönden ne kadar zevk verip seyirciyi memnun etse de senaryo bakımından yetersiz kalan bir film. Elbette tamamen kötü bir senaryosu var denilemez. Hatta yönetmenin diğer filmlerindeki gibi hayattan bir anlam çıkarılabilecek diyaloglara ve önemli sözlere de sahip. Bu sözler kendi çaplarında yeterli olsa da filme bir bütün olarak bakıldığında sağlam bir senaryo ortaya çıkarmıyor. Aslında konu ilgi çekici ve kendini izletebilecek bir seviyede ama Wes Anderson tarzı bu durumun genel izleyici için olmasını engelliyor. Özellikle sahnelerde belirli noktalarda sunucu ya da oyuncular tarafından araya girilmesi biraz dikkat dağıtıcı özelliklere sahip. Bu birçok filmde uygulanan yöntem fakat sahnelerin bazılarının yetersiz olması durumu garipleştiriyor. İzleyici filmden garip bir şekilde kopuyor. Bu yöntemle çekilen filmlere alışık olanlar için bir şekilde idare etse de büyük bir kitle için bu kısımlar sıkıntılı. Aynı zamanda filmin bazı bölümleri eksik gibi. Sanki tamamlanması gereken yerler, cevaplanması gereken sorular var. Kim bilir belki de izleyiciden bir beklentidir bu durum. Bu eleştiriler yanında söylemek gerekir ki Anderson yapımlarına alışık olanlar filmi rahat bir şekilde izleyecektir.
Oyunculuklar hakkında konuşmak gerekirse yönetmenin eski bir izleyicisi iseniz bilirsiniz ki kendisi genelde aynı oyuncu kadrosu ile çalışır. Özellikle Jason Schwartzman, Tilda Swinton, Willem Dafoe, Adrien Brody, Owen Wilson, Edward Norton, Tony Revolori vazgeçemediği ve birden fazla yapımında oynattığı oyunculardan birkaç tanesi. Hatta bu yapımda da saydığım isimlerden Owen Wilson hariç hepsi yer almakta. Onlara Scarlett Johansson, Tom Hanks, Bryan Cranston, Steve Carell, Margot Robbie, Maya Hawke, Sophia Lillis gibi isimler eşlik ediyor. Vay be! Ne büyük isimler değil mi? Hepsi de aynı filmde. Daha tanıdığınız birçok isim var fakat onların da ismi yazılırsa bu paragraf uzar gider. Bu sayılan isimler bugüne kadar yer aldıkları her yapımda çıkardıkları mükemmel iş gibi bu yapımda da başarılı bir oyunculuk sergiliyorlar. Girdikleri rollerin hiçbiri sırıtmayınca da ortada oyunculuklarla ilgili yapılabilecek olumsuz bir eleştiri kalmıyor.
Bir filmde önemli olan unsurlardan bir diğeri ise müzik diyebiliriz. En son çıkarılan The French Dispatch filmine göre müzik konusunda bir gelişme yaşandığına ve filmin bu bakımdan daha keyifli sahneler verdiği söylenebilir. Yapım büyük bir müzik şöleni sunmasa da sahnelere yerleştirilmiş tatlı melodiler filmin izlenebilirliğini arttırıyor ve size keyif veriyor. Bu arada The French Dispatch filmi ile müziği karşılaştırsak da söylemeliyim ki kendisi Asteroid City’den hem görüntü hem de senaryo ve konu açısından daha başarılı bir filmdi. Aynı zamanda belirtmek gerekir ki Asteroid City yönetmenin en iyi filmi değildi. Tabii son cümleler bir tık öznellik içeriyor olabilir. Zevkler ve renkler tartışılmaz değil mi?
Yazımızın sonuna yaklaşırken filmde birçok filme veya gerçek hayattan bazı olaylara gönderme olduğunu da belirtmek faydalı olabilir. Filmde atom bombaları, uzaylılar, teknoloji ve dünyamızın giderek nasıl bir gezegene dönüştüğü gibi durumlar üzerinde durulmakta. Bunlara ek olarak tabii ki insanların psikolojik durumları farklı insanlar üzerinden ele alınarak farklı olgulara da değinilmekte. Yazarınızın ise en çok hoşuna giden detay Looney Tunes göndermesi. Emin olmamakla birlikte hem bulunan ortam hem de kullanılan hayvanın benzerliği sebebiyle bu tahmini yapıyorum. Filmde Looney Tunes Road Runner karakterine küçük bir selam çakılmış.
Asteroid City eleştirisi bu kadardı dostlar. Wes Anderson hayranı arkadaşlar varsa yorumlarda film hakkında tartışmak için beklerim. Anderson hayranı olmasanız da olur tabii. Filmi izleyen veya film hakkında tartışıp yorum yapmak isteyen herkesin yorumlarını görmek ve tartışmak bizi çok mutlu eder. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.