Poor Things; Yorgos Lantimos’un yönetmenliğini üstlendiği, Emma Stone, Mark Ruffalo, Williem Dafoe gibi oyuncuların kadrosunda yer aldığı, 2023’ün en iddialı yapımlarından birisi olarak anılmakta olan bir Alasdais Gray romanı uyarlaması olarak karşımızda çıkmakta. Gelin bu yapımı tüm artı ve eksileriyle birlikte eleştirelim.
Poor Things Film İncelemesi
Poor Things, yani Türkçe adıyla Zavallılar; uzun süredir Türkiye izleyicisinin beklediği, 11 adaylıkla Oscar’a damga vuracak olan bu yapım, bizi Lanthimos izleyicilerinin alışık olduğu absürt bir evrene götürüyor. Lanthimos’un balık gözü gibi kendine has çekim tekniklerinden yine şaşmadığı bir filmle karşı karşıyayız. Öncelikle dekor ve kostüm tasarımı açısından kesinlikle Oscar’ı ve büyük bir alkışı hak ettiğini düşündüğüm bu film beni bir çok yerden bir hayli hem vurdu hem de güldürdü.
Lanthimos bugüne dek kara mizahı başarılı bir şekilde ekrana yansıtmayı başarmış iyi bir senarist olarak, diyalogları özenli kurulmuş ve kitap iyi bir şekilde uyarlanmış. Konusuna gelecek olursak Frankestein hikayesinin daha farklı ve de feminist bir uyarlaması olan Zavallılar, Alasdais Gray tarafından yazılmış 1992 yılında yayınlanmış ve Lanthimos tarafından başarılı bir şekilde de perdeye uyarlandığını hatta uyarlama senaryoda bir Oscar almasını beklediğimi dile getirebilirim.
Öncellikle Bella Baxter rolünü en başından sonuna kadar omuzlarında taşayan, onu büyüten, geliştiren , güçlendiren ve de sonuna kadar Oscar’ı hak eden Emma Stone’u Poor Things incelememde tebrik ederim. Oyunculuğu , senaryosu, absürt seks sahnelerinin başarılı bir şekilde kurtarmış olması, Bella’nın kadın olmaya dair deneyimlerini özümseyerek aktarması gerçekten hem çok kıymetli hem de çok başarılıydı. Filmin bir diğer en iyi performansı ise Duncan rolüyle, her yer aldığı sahnede izleyiciyi güldürmeyi başaran Mark Ruffalo’ya ait.
Poor Things film yorumlarıma devam ediyoruz. Gelelim hikaye akışına: Bella’nın bebek adımlarından, yemeklerin tatlarını, nesnelerin büyük ve küçüklüklerini yada zarar vericiliklerini keşfettiği anlardan tutun da kadın olmaya dair cinsel deneyimi, öğrenmeye ve de maceralara dair duyduğu açlığını keşfediş anları hem çok güzel anlatılmış hem de Emma tarafından güzel aktarılmıştı. Erkeklere karşı olan bağımsızlığı ve onları cinsel merakını giderebileceği birer araç olarak görüşü, hayata diar verdiği en önemli değerin kendini ve de isteklerini keşfetmek oluşu hem bir kadın olarak, hem de hayatta bazı şeylere karşı yüklediğimiz fazla gereksiz değerler bütünü olarak yüzünüze çarpıyor diyebilirim.
Filmde her erkeğin farklı bir kimliği, sorunu yada yaklaşımı temsil ediyor olması da dikkat çekici. Kadın bedeni üzerindeki yorumları senaryo açısından cidden nefes kesici. Lanthimos’un ise bunları senaryosal açıdan bu kadar başarılı uyarması daha da heyecan verici. Sonunda Bella’nın kendini keşfetmiş, özgürlüğünü kendi bulunduğu Viktoryen dönemi içerisinde bir şekilde benimsetmeyi başarmış bir kişiye dönüşmesi bu çağ içerisinde bir çok kadının halen başaramadığı, bir çok erkeğin de maalesef ki kabullenemediği bir rüya yada fantezi diyebiliriz.
Gel gelelim Poor Things eleştirisinde bulunması gereken filmimizdeki eksiklerine. Nedendir bilinmez belki de Lanthimos bu evren içerisinde bir şeyler yaratmaktan eğlenmiş olmasından mı kaynaklanıyor bilemiyorum, bazı sekanslar ve Bella’nın edindiği deneyimler gereksiz uzun anlatılmıştı. Sanki bir seks günlüğü okuyormuşçasına Bella’nın Paris’teki her seks deneyimine yer verdiği sahneler yer yer insanı sıkıyor diyebiliriz. Gereksiz uzatılmışlık hissi veren bu sahnelerin aslında Bella’ya yapay bir deneyimsel yolculuk verilmemesi, kendini keşif öyküsünün altının doldurulması için yapıldığını bilsem de yer yer bir ‘hadi ama’ hissiyatı veriyordu.
Poor Things film incelemesine ek olarak bunların dışında bir çok cesur, farklı sahnelerle süslenmiş bir 140 dakikayı geride bırakırken, her kadının Bella gibi kendini, özgürlüğünü ve de arzularını keşfetmesini, bunu bir erkeğin ellerine bırakarak değil hatta Bella’nın yaptığı gibi onların ellerinden söküp alarak yapmasını diliyor, böyle güzel bir yapımın Oscar’da eli boş dönmemesini temenni ediyorum.
Poor Things film eleştirisi ve yorumlarım bu kadardı. Sizler de film hakkındaki düşüncelerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşabilirsiniz.